Dört Damlanın Sırrı (Ders 1)
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Ey akıl sahibi kişi ! Görüyorum ki beni, kim olduğumu, ne yaptığımı merak ediyor ve araştırıyorsun.
Acizim, güçsüz ve kuvvetsizim, etim ve kemiğim hepsi elli kilo.
Akılsızım, hiçbir şeyi ne biliyor,ne de bileceğimi sanıyorum.
Eğer akıllı isen! Gel beni ve benim gibileri bırak hiç uğraşma, sen zaten akıllısın, benimle uğraşman senin aklına bir damla ada olsa fazlalık getirmez: “Damla” dedim bu sözcüğü unutma, işte ben bunun sırrını arayan, bu damlanın sırrı karşısında aczini ve akılsızlığını kabul eden bir kişiyim.
Akıllısın! Sana beş kati kelimenin manasını sormuyorum. Bunu muhakkak bilirsin. Çünkü sen de benim gibi (aciz ve akılsız) kardeşin her gün sayısını bilemeyecek kadar görür, söyler ve okursun. Bu kelimeyi.
Dedim ya ben acizim. Bu kelimenin yazılışı bir başkadır, bir güzeldir onun şekli, latif ve heybetlidir. Bense onu o şekliyle yazamayacak kadar aciz ve akılsızım.
Şimdi iyi düşün! Beni araştırmayı bırak ve bana yardım et.
Bu satırlarımı kim okursa okusun, Profesöründen hiç tahsil görmemiş kişilerden de olsan, en zengin (milyoner, milyarder) en fakir (bir dilim ekmeğe muhtaç) da olsan benim acizliğime, benim akılsızlığıma bakmayın. Bana yardım edin. Bu saydıklarımdan hiç kimse yoktur ki, az da olsa yaşamı boyunca biri birine bir bağışta bulunmamış olsun.
İşte herkim iseniz, bana acizlik içinde akıl erdiremediğim şu dört damlanın sahibini buldurun. Bugüne kadar tek bildiğim, işittiğim bunu ancak akıl sahiplerinin bildiğidir.
ŞİİR1
Bir damla su..
Bir kıvılcım ateş..
Bir püflük nefes..
Bir tutam toprak..
Eğer biliyor isen, bildiğin kadarının sadakasını bu aciz ve akılsız kardeşinin mendiline atıver. Yine sen bildiğine inandığın AKIL sahibini bize söyleyiver. Söylemesi sizden, ziyaret edip ilim öğrenmesi bizden.
M. İbrahim DİRLİK
12 R.evvel 1400 Hicri
29 Ocak 1980 Miladi
Not: 1992 senesine kadar 256 akıl sahibini ziyaret etmeyi yüce ALLAH (c.c.) nasip etti. Soru sormadık dinledik. Öğrendiklerimizi nefsimize tatbik ettik. Bugün bizde görülen hoşluk onların, çirkinlikler ise ıslahında zorlandığımız, nefsimize aittir.
RABBİM merhameti ve lütfü ile yarlığasın AMİN.
Bir üstadımızdan, Pirimiz Abdül Kadiri Geylani (k.s.) hazretlerinin elimizden tutup kendilerine getirdiklerini ve ders almamızı emir buyurduklarını mektup ile öğrendik. O anda biz de sülükümüzü tamamlamak üzere idik. Mazeretimizi bu şekilde belirttik, bu bizim bir meşaihe ilk yazılı cevabımız olduğundan önemine binaen buraya aldık. Aradan bir ay bir zaman geçmiş Allah (c.c.)’ın lütfü ile sülükümüzü tamamlamış, Şeyhim Seyyit Hacı Abdülmettin Saruhan efendiden Kadiri ve Rufai tarikatının şeyhlik icazetimizi almış, irşat ordusunun bir neferi olmuştum ki, beni davet eden bu efendinin davetine icabet ettim. Üzülerek gördüm ki, aradan geçen zaman efendinin terakkisi için yetmemişti, kendilerine şu satırları yazıp bırakarak ayrıldım.
“Bağışlayın bizi ey efendimiz, sizin sevdiğinizi biz de sevdik.
Nice başlar kesilen meydana girdik, onu seveni sevmeye söz verdik.
Onun için ziyaretinize geldik.
Bekledik bir hikmetli sözünüzü,
sustuk kırmamak için gönlünüzü,
arif olalım dedik yerildik,
derviş olalım dedik dövüldük.
Ayrıldık huzurdan selametle, gemilerin yüzdürenine sığınıp mutlu idik bilindiğimizi sanıp, su almayan salı gemiye koyduk.
Aradan geçti uzun bir zaman, unutulmaz seveni seven.
Yine hikmetli bir söz aradı gönlümüz akan değişmeyen zamana üzgünüz.
Gönlünüz hoş olsun, hoş ettik gönlümüzü,
inşallah bir gün olur duyarız arifçe hikmetli bir sözünüzü.
Efendim unutmayın anlamak zor sözümüzü,
biz de anlamaz, dinlemezsek bir birimizi,
güldürmez kimse gönlümüzü, ağlatmaz gözümüzü.
Ey can! Sizi kırmak değil gayemiz,
Kadiriyiz, açık ve merttir sözümüz.
Rufai’yiz biz ezelden şairiz.
Büyük, küçük yoktur içimizde, irşat ederiz birbirimizi.
Başımızın tacısınız sultanım, hürmetle öperiz ol mübarek elinizi.”
M. İbrahim Dirlik
16 Mart 1980
Üsküdar-İstanbul
Not: Bu zat, Çorumlu Şeyh Mustafa Efendinin halifesi rahmetli hacı Kemal Akdeniz efendidir. Rufai şeyhidir alim bir zattır. Allah (c.c.) ondan razı olsun.
Yorumlar Kapalı