Ey insan! unutma ki alem, kainatın efendisi iki cihan güneşi Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) efendimiz için yaratıldı.
Sen ey insan! Yüce Allah (c.c.) seni şerefli yarattı ki, bütün alemi senin emrine verdi. Dilediğin gibi yeryüzüne dağıl, gez, dolaş.
Rabbinin nimetlerinden helal olarak ye ve iç, çoğal.
Rabbini bil, ona ibadet et, verdiği bunca nimetler için Rabbine şükret.
Cehennemde öyle bir yer vardır ki, orada insanlar, belden yukarısı çıplak, dizlerinin üzerine çökmüş durumda beklerler.
Birbirlerine bütün zemini kaplayan balık ağı şeklinde çok kalın zincirlerle bağlıdırlar.
Bunlar kıyamete kadar burada böyle kalacaklar ve kıyamette peygamberimizden (s.a.v.) şefaat dileyeceklerdir.
İnsanlar bugünkü kainatta ne görürse hepsi bir gölgeden ibarettir.
Ne var ki bu gölge renksiz bir manzaradır,tablodur.
Nasıl ressamın yaptığı bir tablonun arkası görünmez ise, hiç bir şekil yoktur ki arkası görünebilsin.
Yalnız bu manzarada yapan ressamın büyüklüğü, yüceliği ve eşsiz sanat gücü vardır.
Güneş, Ay ve yıldızlar bu manzaranın süsleridir.
Oradakiler bu olayı süslü olarak gösterebilirler.
O varlık, hayat ağacından başkası değildir.
Güneş, Ay ve yıldız ışık verilmediği (gece) bütün canlı ve cansız ne varsa hepsi kapkara bir maddeden başka bir şey değildir.
Onlar bize gelirler. Sol kollarının altında iki adet kitap vardır. Birincisini; senelerini harcayıp öğrendikleri ilmin kitabı.
İkincisi yine senelerini harcayıp öğrendikleri ilim ile yazmış oldukları kitap.
Halbuki insan bu iki kitaba harcamış olduğu zamanı Kur’an ilmine harcamış olsa sonsuz ilimleri kapsayan bir değil yüzlerce kitap yazar.
Not: Yazılan bu sözler Rasulullah (s.a.v.)’e aittir. Manada bizzat kendisinden alınmıştır. Hamd olsun yüce Rabbimize, salat ve selam olsun onun habibim dediği yüce Peygamberimize (s.a.v.)
Bu devrin insanının din anlayışı,bir elektrik kablosunun içinde parça parça olmuş bakır tele benzer. Dıştan sağlam diye bağlanan telden elektrik akımının geçmediği görülür.
Not : Bu sözler yukarıdaki ( Ders 17 ) sırrı ile yazılmıştır.
Nice günahlar vardır ki, ibadet ediyorum zannı ile işlenir. Allah (c.c.) bizleri muhafaza buyursun. Amin.
Nafile ibadetler ile uğraşır,farzları terk ederiz. Halbuki nafile ibadetler, borçları(farzları) kaldırmaz. Ancak farzları tam eda ettikten sonradır ki, insan nafile ibadetlerle Allah (c.c) Tealaya daha çok yaklaşır. Uzun emel beslemek, şöyle yapacağım, bunu edeceğim demek sadece günah ve isyandır.
Cenabı Allah (c.c) dua ederken bile dualarımız ile çok yaklaştığımızı zannettiğimiz halde, hamdı senada bulunurken de büyük günahlar işleriz.
Etrafımızdaki insanları iyiliğe yönelttiğimizi sanırız.
Halbuki hareketlerimiz gösteriş ve riyadan başka bir şey değildir. Alenen isyandır.
Bunlar bizce ibadettir.
Fakat akıl sahibi olan bir kişi etraflıca düşünürse her gün böylece binlercesini işleyip ufak ibadetlerimizi silip yok etmeyiz.